10 Mart 2011 Perşembe

Hollywood Filmlerindeki Klişeler


Dün movie cliches diye bir site keşfettim, böyle bir liste yapma fikri oradan geldi aklıma -hatta ilham gelsin diye sitede bolca dolaştığımı da gizlemeyeceğim :) Aslında Amerikan gişe filmlerini izleyerek büyümüş herkesin filmlerdeki basmakalıp (ve genellikle akla mantığa pek sığmayan) öğeler konusunda bir fikri, aklında da mutlaka birkaç örneği vardır. Bu yazıdakiler de benim aklıma gelenler. Sizin aklınıza gelen farklı klişeler varsa, yorum bölümü sizi bekler.



– Arabalar hiçbir zaman kilitlenmez. Anahtarları da (sahibi çok uzaklarda olsa da) hep üstündedir.

– Bebekler kanlı ve iğrenç bir şekilde doğmak yerine tertemiz çıkarlar analarının karınlarından. Genelde olmaları gereken boyutun iki katıdırlar, saçları falan da çıkmıştır.

– Bilgisayarın işletim sistemine bakılmaksızın, İnternette gezinmek de dahil tüm işlemler klavye kullanımıyla gerçekleştirilir -sanki mouse diye bir şey yoktur.

– Birisini, onu oksijensiz bırakarak ya da kafasına bir kez vurarak bayıltmak çok kolaydır. Kalıcı bir zarar da olmaz.

– Bombanın mutlaka ve mutlaka patlamasına ne kadar süre kaldığını gösteren bir zaman göstergesi vardır, mutlaka son saniyede durur. Ayrıca bombanın onu etkisiz hale getirmeye çalışan insanları kandıracak farklı renklerde bir sürü gereksiz kablosu bulunur.

– Çok gizli devlet dosyalarını hack'lemek için tek gereken bir dizüstü bilgisayardır. Biraz olsun bilgisayardan anlayan herkes klavyedeki tuşlara hızlı hızlı basmak suretiyle bunu yapabilir, üstelik bu iş sadece birkaç saniye alır.

– Dedektifimiz cinayeti çözmeye çok yaklaştığında, mutlaka görevden alınır. Ama kendisi bunu takmaz ve tek başına çalışmaya devam eder.

– Dişlerini fırçalayan karakter, hiçbir zaman ağzını çalkalama ihtiyacı hissetmez. Dişlerini uzun uzun fırçalar, sonra lavaboya tükürür -sadece bir kez-, hemen ardından ağzını (ve büyük ihtimal bir sürü macun kalıntısını) kurular, diş fırçalama böylece biter. Olur da ağzını çalkalayacak olursa -ki çok enderdir bu-, hiçbir zaman musluktan akan suyla yapmaz bunu. Orada bir bardak su vardır her zaman, o bardaktan minik, kibar bir yudum alınır, hemencecik de tükürülür.

– Dünyaya inen uzaylıların amacı her halükarda kötülük yapmaktır -bu da genellikle insan ırkını yok etmek olarak kendini gösterir.

– Eğer bir ajan üniformalı herhangi birini bayıltıp (garson, hemşire, polis, asker, itfaiyeci vd.) üniformasını giyerse, o üniforma beden ve cinsiyet farkı gözetmeden ajanın üstüne cuk oturur.



– Eğer film bir lisede geçiyorsa, mutlaka asosyal ama aslında bir alanda çok yetenekli bir karakter vardır.

– En kötü, en tehlikeli, en umutsuz durumlarda bile karakterler umutsuzluğa kapılmaz, ya da gerçekte düşündüklerini birbirlerine söylemezler. Kurşuna dizilmek üzereyseler bile, güçlü olan zayıf olana "Everything's gonna be allright" der.

– Evindeki bir yabancı tarafından kovalanan genç kız, sokak kapısını açıp güvenli sokağa çıkmak yerine, merdivenlerden yukarı çıkar.

– Geek'ler ve nerd'ler her zaman gözlük takar. Kahramanlar asla gözlük takmaz.

– Her zaman tuvalete kusulur. Asla halıya, kanepeye, lavaboya falan kusulmaz. Tuvalet her zaman tutturulduğu gibi, kusma süreci en fazla üç saniyedir, hemen ardından gürültülü bir sifon çekme sesiyle olay biter.

– İnsanlar emekli olduktan sonra mutlaka bir tekne alır.

– İyi adam katili öldürdükten sonra nabzına bakmak yerine hemen rahatlar, silahını yere bırakır, sırtını katile döner. Birden katil zıplayarak iyi adamın üzerine atlar; aslında ölmemiştir.

– Kahraman bir noktada mutlaka yere inerek kapanmak üzere olan bir kapının ya da asansörün altından atlamak zorunda kalır.

– Kahraman düşmanlarıyla karşılaştığında, bu düşmanlar 20 kişi de olsalar teker teker ya da ikişer ikişer saldırırlar, kalanlar sıralarını bekler.

– Kahraman hareket halinde bir trenin vagonlarından birinin tepesinden düşecekse (rakibiyle dövüşürken mesela), bu her nedense her zaman tren altında nehir olan bir köprüden geçerken olur.



– Karakterler asla oralarını buralarını kaşımaz, burunlarını çekmez, gözlerini ovuşturmaz.

– Karakterlerden biri bir e-mail aldığında, bilgisayar ekranını kocaman bir zarf simgesi kaplar.

– Korku filminde sevişen bir çift varsa, muhtemelen ilk ölenlerden olacaklardır.

– Korku filmlerinde yaşı 21'den küçük olduğu halde içki içen karakterler de mutlaka öldürüleceklerdir.

– Kötü adam kahramanı öldürmek üzere tam tetiği çekmek üzereyken duyulan silah sesi, kahramanı vuran silahtan çıkan ses değildir. Üçüncü bir kişi gelmiş, tam doğru anı yakalamış ve ateş ederek kötü adamı vurmuştur.

– Londra yağışlıdır. Yağış yoksa bile karanlık, sisli, çamurludur.

– Market alışverişinden plastik torbalarla değil, göğüslerine dayayarak taşıdıkları büyük kesekağıtlarıyla döner karakterler. Kesekağıdından görünen yiyeceklerden biri mutlaka ince uzun bir baget ekmeği olur. O kesekağıtlarından biri mutlaka yırtılır ve alınan her şey mutfak tezgahının üzerine dökülür.

– Meksikalılar çok yoksul, çok çirkin, çok cahildir. Aynısı Küba, Şili gibi ülkelerin vatandaşları için de geçerlidir.

– NASA gibi yerlerde kullanılan son derece gelişmiş bilgisayarların fena halde gelişmiş programlarının, okula yeni başlamış çocukların bile uzaktan anlayabileceği, basit ötesi arayüzleri vardır.

– Sabahları aynı yatakta uyanan çiftler, hiçbir ağız kokusu sorunu olmadan öpüşmeye başlarlar. Zaten çapak, şiş gözler, akmış makyaj gibi dertleri de olmaz. Yeni uyanmış kadınların saçları yapılı, yüzleri zaten makyajlıdır.



– Saldırıya uğrayacak kişi, saldırı anında asla saldırganla yüzyüze gelmez. Nedense başka taraflara bakmakta direnir, sonuç olarak da arkasından bir yerinden çıkıp üstüne atlar saldırgan.

– Seksten sonra kadının üzerine bir utangaçlık gelir (oysa -doğal olarak- çıplak sevişmiştir) ve çarşafı çenesine kadar çeker.

– Şayet bir arabaya bir kurşun isabet ettiyse, o araba mutlaka patlar (ve tabii ki içindeki insanlar son anda arabadan çıkarak patlamadan kılpayı kurtulur).

– Şayet bir karakterin İngiliz aksanı varsa, o kötü adamdır.

– Şehrin ortasındaki araba kovalamacaları bir araba yarışı oyununu anımsatacak kadar gerçekdışı olur, arabalar seksener kez bir yerlere çarptığı halde asla kovalamacayı sonlandıracak kadar zarar almazlar.

– Telefonla konuşan karakter, karşı tarafın yüzüne kapattığını arka arkaya 5 kez "Hello? Hello?" demeden önce anlamaz.

– Uyuşturucu ticareti söz konusuysa, mutlaka silahlar patlayacak, birileri birilerini sırtından vurmaya çalışacak, ortaya çok kanlı bir tablo çıkacaktır.

– Uzun saçlı kadın karakterler telefonla konuşurken, telefon ahizesini saçlarının altından sokup kulaklarına dayama ihtiyacı hissetmezler. Ahizeyi saçlarının üstünde tutarak hem öbür taraftaki insanı gayet iyi duyabilir, hem de rahat edebilirler.

– Viski gibi gayet acı bir içki de içse karakterler, hiçbir zaman azıcık da olsa yüzlerini buruşturmazlar.

– Yaşlı adamlar kalp krizinden ölür, yaşlı kadınlar ise uykularında, ecelleriyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder